Yem bitkileri

Yonca

Yem bitkilerinin en önemlilerinden biri olan yoncanın yem değeri de oldukça yüksektir. Bu nedenle yonca, dünyada en çok yetiştirilen yem bitkileri arasındadır. Yonca, hayvan beslemede genellikle kuru ot olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda yonca silajı yapımı da yaygınlaşmaktadır. Ayrıca, yoncanın pelet ve un formunda tüketime sunulduğuna da rastlanmaktadır. Bunlara ek olarak yonca erozyona karşı örtücü bitki ve yeşil gübre olarak da değerlendirilmektedir.

Yonca protein, kalsiyum ve diğer mineraller ile B, C, D, E ve K vitamini açısından zengindir.

Yonca, çok yıllık, yeşil ve kuru ot olarak kullanılabilen, çiçek veren bir baklagil yem bitkisidir. Ot verimi yüksektir ve bölgelere göre değişmekle beraber bir yılda 3-8 arası biçim alınabilmektedir. Yonca yetiştirildiği toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini olumlu yönde etkilemektedir.

Yonca, süt sığırları için lezzetli, yüksek enerji ve protein içerikli bir besin kaynağıdır. Köklerinde barındırdığı bakteriler sayesinde, azotun yetersiz olduğu topraklarda yüksek protein içerikli yem üretimini sağlamanın yanı sıra toprağın azot seviyesini de artırır. Çok güçlü bir kök yapısına sahip olması özellikle kuraklık dönemlerinde dayanıklılığını artırmaktadır.

Bitkisel Özellikleri

Yonca çok yıllık bir yem bitkisidir. Yonca bitkisi kök, sap, yaprak, çiçek, meyve ve tohum olarak başlıca altı kısımda incelenebilir. Bu bitki kısımlarının başlıca özellikleri şunlardır:

Yonca toprakta oldukça derine inebilen kazık kök sistemine sahip bir bitkidir. Fakat köklerde genellikle az dallanma görülür. Uygun şartlarda bitkinin kök uzunluğu 8-10 m kadar olmaktadır. Yoncanın etkili kök derinliği ise 1,2-1,8 metredir. Bitkinin kök kalınlığı yaklaşık 2-2,5 cm'dir. Yoncada ana köke destek olarak yan kökler bulunmaktadır.

Baklagil yem bitkilerinin genel özelliği olarak kökler üzerinde azot bakterilerini barındıran nodozite adı verilen şişkinlikler bulunmaktadır.

Yoncanın sap kısmı genellikle nazik yapılıdır. Yoncada biçim zamanı geciktirilmez ise odunlaşma olayı pek görülmez. Yonca sapı dik yapılıdır ve boyu ortalama 50-80 cm arasında değişmektedir.

Yonca yaprakları bileşik üçlü yaprak tipindedir. Yani üç adet yaprakcıktan meydana gelmiştir.

Yonca çiçekleri genellikle menekşe veya pembe renklidir. Bazı çeşitlerde çiçek rengi, sarıdır. Yoncada çiçekler sapın uç kısımlarında yer alan yaprak koltuklarından çıkar.

Yoncada meyveler yaprak koltuklarında salkımlar şeklinde yer almaktadır. Meyve bakla şeklinde olup, salyangoz kabuğu gibi birbiri üzerine kıvrılmış bir yapıdadır. Bu kıvrımlar 1-5 tanedir. Yonca meyvelerinde 2-7 arasında tohum bulunmaktadır.

Yonca küçük tohumlara sahip bir bitkidir. Tohumlar böbrek veya kalp şeklindedir. Tohum boyu 2-3 mm, kalınlığı ise yaklaşık olarak 1,5 mm'dir. Yoncada bin tane ağırlığı yaklaşık 2-3 gram gelmektedir.

İklim istekleri

Yonca bitkisinin adaptasyon kabiliyeti çok geniştir. Fakat en uygun büyüme ve gelişme şartları suyu bol olan, kurak ve sıcak hava şartlarına sahip bölgelerde olmaktadır. Dolayısıyla yonca, kurak ve sıcak iklim bitkisi sayılabilir. Derin bir kök sistemine sahip olan yonca, bu nedenle kuraklığa dayanıklıdır. Yonca yıllık yağışı 350-450 mm olan yerlerde sulanmadan yetiştirilebilir. Fakat her biçim öncesi ve sonrası yapılacak sulama ile biçim sayısı ve alınacak ot miktarı artırılabilir. Yonca bitkisi kar örtüsü olmadan -25°C'yi bulan soğuklara dayanabilmektedir. Fakat genç bitkilerin taze sürgünleri kış donlarına karşı dayanıksızdır.

Toprak İstekleri

Yonca tınlı, az kumlu ve yeterli miktarda kireç içeren topraklarda daha iyi gelişmektedir. Kök derinliği fazla olduğundan toprak tabakasının da derin olması gerekir. Fakat tabanda durgun su olursa bitki köklerinde çürümeler görülebilir. Yonca aşırı tuzlu ve asitli topraklardan hoşlanmaz. Yonca için uygun toprak pH derecesi 6,5'dan az olmamalıdır. Asitli topraklarda yonca yetiştiriciliği yapılacaksa ekimden en az 6 ay önce kireç uygulaması ile toprağın ıslah edilmesi gereklidir.

Yetiştirilmesi

Toprak hazırlığı ve ekim

Yonca yetiştiriciliğinde, toprak işleme ve iyi tohum yatağı hazırlama oldukça önemlidir. Yonca tohumlarının çok küçük olması nedeni ile ekim yapılacak üst toprak yüzeyi toprak nemini muhafaza edecek şekilde iyice ufalanarak iyi bir tohum yatağı hazırlanmalıdır. Ekim yapılacak toprak ağır yapılı ise ufalanan toprak yüzeyi kaymak tabakası bağlayabilir. Bu sorunun önüne geçmek için dekara ortalama iki ton iyi yanmış çiftlik gübresi verilmelidir. Yonca yetiştiriciliği yapılacak tarlanın tesviyesi iyi yapılmalı ve drenaj sorunu çözülmelidir. Çünkü taban suyu yüksek arazilerde, yoncada verim düşüklüğü ve seyrekleşme görülmektedir.

Yonca derin bir kök sistemine sahip olduğundan sonbaharda derin bir toprak işleme yapılmalıdır.

Kışı bu halde geçiren tarla, ilkbaharda hem iyi bir tohum yatağı hazırlamak hem de yabancı otları öldürmek amacıyla diskaro ve kazayağı ile yüzeysel olarak işlenmeli, daha sonra ince tırmık ile toprağın iyice ufalanması sağlanmalıdır. Bu işlemin ardından toprak yüzeyi merdane geçirilerek bastırılmalıdır. Toprağa gübre verilecekse (çiftlik gübresi ve fosforlu gübre) sonbahardaki toprak işleme sırasında verilmelidir.

Toprak işlemesi sonrasında yonca ekimi yapılmalıdır. Yonca ekiminde öncelikle ekim zamanı belirlenmelidir. Yonca ekimi sonbaharda ve ilkbaharda yapılabilir. Serin ve soğuk iklim şartlarına sahip bölgelerde sonbahar ekimi bazı riskler taşır. Sonbahar ekiminde çimlenen yonca fideleri ekildikleri yıl soğuklara karşı çok hassastırlar. Bu nedenle sonbaharda ekilen yonca fideleri gelişimlerini tamamlamadan kışa girecekleri için meydana gelecek soğuktan çok zarar görebilirler. İlkbahar ekimleri ise ilkbahardaki geç donların sona erdiği ve ilkbahar yağışları ile toprağın belli bir sıcaklığa ve tava geldiği dönemde yapılmalıdır. Yoncada iyi bir kök ve gövde gelişimi için kurak dönemden en az bir ay önce ekim yapılmalıdır. Ekilecek yonca tohumu hastalıksız ve sertifikalı olmalıdır.

Yonca ekim makineleri (mibzer) ile sıraya veya serpme ekim yöntemi ile ekilmektedir. Mibzer ile yonca ekiminde yetiştirme şartları ve bölgelere göre değişmekle beraber ortalama sıra aralığı mesafesi 18-20 cm olmalıdır. Yonca bitkisi küçük tohumlara sahip olduğundan ağır yapılı topraklarda 1,5-2 cm, hafif yapılı topraklarda ise 2,5-3,5 cm derinliğe ekilmelidir. Aksi durumda tohum çimlenebilmesi için gereken su, oksijen ve sıcaklığı yeteri derecede karşılayamaz ve çimlenemez. Çimlense bile oksijen, sıcaklık ve tohumda depolanan yedek besin maddelerinin azlığından dolayı toprak yüzüne çıkamayıp ölürler.

Birim alana atılacak tohum miktarı toprak ve iklim şartları, ekim yöntemi ve tohumun biyolojik değerlerine göre belirlenmelidir. Yonca ekimi mibzerle yapılacaksa 2-3 kg/da, serpme ekim yapılacaksa 3-4 kg/da tohum kullanılmalıdır. Yonca, bazı durumlarda arpa, buğday, yulaf veya yıllık buğdaygiller gibi hububatla karışık olarak ekilebilir. Bu durumda ekilecek tohum miktarı, üretimin amacına ve yalnız veya karışım halinde yetiştirilmesine göre değişmektedir. Tohum üretimi amacıyla ekim yapılacaksa kullanılacak tohum miktarı, ot üretimi amacıyla yapılacak ekime oranla daha az olmalıdır.

Yonca tohumları ekilmeden önce gerek duyulursa aşılama adı verilen bir yöntem uygulanmalıdır. Toprak içerisinde havanın serbest azotundan faydalanabilen bakteriler bulunmaktadır. Aşılamanın amacı; baklagil yem bitkileri ekimi ile toprağı bu bakterilerle zenginleştirmektir. Bu işlem tarlaya ekilen baklagil yem bitkisinin kökünde faaliyet gösteren bakteri çeşidinin çoğaltılıp toprağa verilmesinden ibarettir. Yonca yetiştiriciliği yapılan bir alanda, daha önce yonca ekilmişse toprağın aşılanmasına gerek yoktur. Aşılama işlemi hem tohuma hem de toprağa yapılabilmektedir. Aşılama işlemi tohuma uygulanacaksa 100 kg yonca tohumu için 1 kg bakteri kültürü kullanılmalıdır. Tohumlar gölge bir alanda şekerli suyla ıslatılır ve bakteri kültürü tohuma karıştırılır. Daha sonra ıslak tohumlar kurumadan tarlaya ekilir. Toprağa aşılama uygulanacaksa iki farklı yöntem uygulanabilir. Birinci yöntemde 100 gr bakteri kültürü 5 kg pamuk küspesi ile karıştırılarak tarlaya uygulanır. İkinci yöntemde yine 100 gr bakteri kültürü 15 litre suyla karıştırılarak kalın uçlu ilaçlama pompası ile tarlaya uygulanır. Her iki yöntemde güneş batarken veya yağmur öncesi yapılmalıdır.

Bakım

Yonca yetiştiriciliğinde başlıca bakım işlemleri sulama, gübreleme, hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadeledir.

Sulama: Yonca su ihtiyacı fazla olan bir bitkidir. Yoncada verim sulama ile doğru orantılıdır. Yonca gelişme mevsimi uzun olan ve bir mevsimde birden fazla biçim veren bir bitkidir. Her biçimde fazla miktarda yeşil aksam meydana getirir ve hızlı büyür. Bu nedenle 1 kg kuru madde üretebilmek için yaklaşık 800 litre su tüketir. İşte bu nedenlerden dolayı yonca bitkisinin yetişme süresince yağışı yetersiz olan yerlerde mutlaka sulanması gereklidir. Genel olarak yonca biçimden bir hafta önce ve biçimden bir hafta sonra olmak üzere her biçimde iki defa sulanmalıdır.

Yağmurlama sulama yöntemi: Bu yöntem modern üretim tesislerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yağmurlama sulama sisteminde bir kaynaktan alınan su sulama sistemi ekipmanları ile tarlaya dengeli olarak dağıtılmaktadır.

Salma sulama yöntemi: Bu yöntem suyun bol olduğu bölgelerde yaygın olarak uygulanan bir yöntemdir. Salma sulama yönteminde yonca uzun süre su altında bırakılmamalıdır. Aksi takdirde su altında kalan yonca kökleri hava alamaz, sararma ve kuruma meydana gelir. Ayrıca salma sulama tekniğine uygun yapılmazsa tarlada suyun biriktiği yerlerde seyrelmeler görülür. Bu olaya yoncayı su kemesi adı verilir. Bu durumla karşılaşmamak için tarla tesviyesi iyi yapılmalı ve sulama ince uzun tavalarda yapılmalıdır.

Gübreleme: Yonca gübrelemesinde de tüm kültür bitkilerinde olduğu gibi toprak analizi yapılması gereklidir. Analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılmalıdır. Yapılacak iyi bir gübreleme ile 1 kg kuru madde için gerekli su tüketiminin de azalacağı bilinmektedir.

Yonca gübrelemesi ekim zamanı ve ekimden sonrası olmak üzere iki dönemde yapılır. Yonca baklagil bir yem bitkisi olduğundan genellikle tesis yılı haricinde azotlu gübre uygulanmasına gerek yoktur. Fakat ekim sonrası dekara 3-4 kg saf azot uygulaması verim artışına neden olur. Ekim öncesi toprak işlemesi sırasında 12-16 kg/da saf fosfor uygulaması yapılmalıdır. Ekim sırasında ise 4 kg/da saf azot ve 12-20 kg/da saf potasyum verilmesi uygundur. Yonca ekim sonrası en fazla fosfora ihtiyaç duymaktadır. Fosforlu gübreler yoncada kalitenin artmasına neden olmaktadır. Genel olarak her yıl sonbaharda 6-8 kg/da saf fosfor uygulaması yapılmalıdır. Kireç bakımından fakir arazilerde dekara 50-60 kg jips maddesi verilmelidir. Kimyasal gübrelerin yanında iyi yanmış ve küsküt tohumu içermeyen çiftlik gübresi 3-5 ton/da miktarında toprağa uygulanmalıdır. Yonca ekimi karışık olarak yapılmışsa, karışımdaki buğdaygil yem bitkilerinin oranı dikkate alınarak azotlu gübre uygulaması yapılmalıdır.

Hastalıklarla mücadele: Yoncada görülen başlıca hastalıklar mildiyö, kök çürüklüğü, yaprak uyuzu ve yonca mozaik virüsü hastalıklarıdır.

Mildiyö hastalığı: Mildiyö hastalığı mantari bir hastalıktır. Bu hastalık yonca yaprakların alt kısmında gri veya mor renkli küf lekelerinin oluşmasına neden olmaktadır. Hastalıklı bitki yapraklarında kıvrılma ve buruşmalar görülmekte, bitki bazen çiçek açamamaktadır. Bu hastalığın mücadelesinde hastalık, tohumla yayıldığından sertifikalı tohum kullanılmalıdır. Ekim sonrası hastalık ortaya çıkarsa yonca sürülmelidir. Eğer eski yoncalıklarda hastalık ortaya çıkmışsa erken biçim yapılmalıdır.

Kök çürüklüğü hastalığı: Bu hastalık mantari bir hastalıktır. Yonca köklerinde zararlı olmaktadır. Hastalıkla mücadelede, hastalıklı yoncaların sökülmesi gerekmektedir.

Yonca yaprak uyuzu hastalığı: Bu hastalığa yakalanmış yonca yapraklarının üst yüzeylerinde, çok sayıda sarı renkte lekeler meydana gelir. Bu lekeler daha sonra kahverengine döner ve kurumalar görülür. Ayrıca hastalığın belirgin bir özelliği olarak lekelerin ortasında kahverengi-siyah kabarcıklar görülür. Bu hastalıkla mücadele hastalık görüldüğünde yonca biçilmelidir.

Yonca mozaik virüsü hastalığı: Yonca yetiştirilen alanlarda görülen virüs hastalığıdır. En etkin mücadele yöntemi temiz tohumluk kullanmak ve hastalığı taşıyan böceklerle mücadele etmektir.

Yonca Mildiyö, yaprak uyuzu ve mozaik virüsü hastalıkları (soldan sağa sırasıyla)

Zararlılarla mücadele: Yoncanın en önemli zararlısı, yonca hortumlu böceği isimli bir böcektir. Zararlının baş kısmı siyahtır ve sırt kısmında beyaz bir çizgi bulunmaktadır. Yonca hortumlu böceği yılda bir döl vermektedir. Bu zararlı, ülkemizde yonca tarımının yapıldığı her yerde görülür. Yonca hortumlu böceğin asıl zararı ilkbaharda larva döneminde görülür. Larvalar bitkinin büyüme noktalarını, yaprak ve çiçeklerini yiyerek önemli derecede zarara neden olabilirler.

Yonca hortumlu böceği larvası ve ergini

Yonca hortumlu böceği ile mücadelede, sonbaharda yeterli miktarda fosforlu gübre uygulayarak yoncanın kıştan zarar görmesi engellenmeli, kışa girerken son biçim 10 cm yüksekten yapılmalı ve ilkbaharda larva zararında önce erken biçim yapılmalıdır. Bu zararlı ile mücadele ilaçlama, iklim şartlarına bağlı olarak ilk biçimden 10-20 gün önce m²'de 25 larva veya ergin görüldüğünde yapılmalıdır. İlaçlamalar bölgeden bölgeye değişmekle birlikte nisan başından mayıs ortalarına kadar olan dönemde yapılmalıdır.

Yonca hortumlu böceğinin yanında yaprak bitleri ve kör farede yoncada zararlı olan diğer canlılardır.

Yabancı otlarla mücadele: Yonca alanlarında en fazla zarar meydana getiren yabancı ot küsküt bitkisidir. Küsküt haricinde ayrık, köpek dişi ayrığı, kamış ve kaynaş gibi dar yapraklı yabancı otlar ile tarla sarmaşığı, köygöçüren, domuz pıtrağı gibi geniş yapraklı bitkilerdir.

Yonca gelişimini tamamladıktan sonra bu otların önemli bir zararı olmaz ama küsküt yonca alanlarına büyük zararlar vermektedir. Küsküt üzerindeki bir takım emici tüyler sayesinde üzerinde yaşadığı konukçu bitkinin oluşturduğu besin maddelerinden faydalanan parazit bir bitkidir. Küsküt diğer parazit bitkilerden farklı olarak tohumdan meydan gelir.

Küsküt bitkisi zararı, tohumu ve çiçeği

Küsküt tohumları tarlada 8-10 yıl yaşam süresine sahiptir. Bir bitki yılda 3000'den fazla tohum verir.

Küsküt kışı torakta ve gübre içerisinde tohum veya oluşturdukları gövde halinde olarak geçirirler. Bu gövdeler veya tohumlar ilkbaharda uygun ortam bulunca tekrar gelişmeye başlar. Küsküt, küskütlü yonca tohumu, küskütle bulaşık kuru otlar, insan, hayvan ve cansız eşyalarla, küskütlü yonca ile beslenen hayvan gübresi ve küskütlü tarladan geçen sulama suyuyla taşınır. Küskütle mücadelede önleyici tedbirler, kültürel önlemler ve kimyasal mücadele yöntemleri olmak üzere üç mücadele yöntemi kullanılabilir.

Küsküt mücadelesinde önleyici tedbir olarak:

  • Sertifikalı tohumluk kullanılmalı,
  • Küskütle bulaşık yoncalar hayvanlara yedirilmemeli,
  • Küskütlü yoncalarla beslenmiş hayvanlardan elde edilen gübreler iyice yanmadan tarlaya atılmamalı,
  • Küskütlü tarladan geçen su ile sulama yapılmamalıdır.

Küskütle mücadelede kültürel önlem olarak:

  • Yonca tarlasındaki küskütle bulaşık alan küçük ve küsküt tohum bağlamamış ise bu kısımlardaki yoncaları sökülüp tarlanın dışında yakılmalı,
  • Yonca tarlasında bulaşık küçük alanlardaki küsküt tohum bağlamış ise birkaç yıl erken biçim yapılmalı,
  • Yonca tarlalarında geniş alanlara küsküt bulaşmış ise çiçek açmadan birkaç yıl, sık sık dipten biçim yapılmalıdır. Biçim sonrası yoncalar tarladan çıkarılmalı ve dökülen artıklar toplanmalı,
  • Geniş alanlardaki küskütle mücadelede ağır otlatma yapılmalı,
  • Yonca tarlasının çevresindeki yabancı otlar üzerinde küsküt bulunmamasına dikkat edilmeli,
  • Yonca tarlası tamamen küsküt ile bulaşık ise, toprak sürülmeli, birkaç yıl küskütün diğer konukçuları olan fiğ gibi bitkiler ekilmemeli,
  • Sürülen tarlada küsküt tohum bağlamış ise, bu tarlayı sürdükten sonra 5-6 yıl boyunca yonca ekimi yapılmamalıdır.
  • Küskütle kimyasal mücadelede selektif herbisitler (seçici yabancı ot ilaçları) kullanılabilir. Fakat küskütle kimyasal mücadele oldukça pahalı bir yöntemdir.

Hasat ve Muhafaza

Yoncadan uzun yıllar yüksek ve kaliteli ot verimi alabilmek için yoncanın uygun dönemlerde biçilmesi gerekir. Yonca bitkisinde hasat (biçim) genel olarak bitkilerde 1/10 oranında çiçeklenme görüldüğünde yapılmalıdır. Biçim çiçeklenmenin 1/3 olduğu döneme kadar yapılabilir. Fakat biçimin geciktirilmesi kartlaşmaya ve ot kalitesinin düşmesine neden olur. Yoncada 1/10 çiçeklenme döneminde yapılacak biçim bitkide yaprak oranının en yüksek olduğu zamandır.

Yonca, genellikle yılda 3-4 defa (bazı bölgelerde 7-8) hasat edilebilir. Verim, bölge, iklim ve yoncanın hasat edildiği olgunluk dönemine göre değişkenlik göstermekle birlikte, toplam ortalama kuru ot verimi dönüm başına yaklaşık 800-1000 kgdır. Olgunlaşma döneminin sonlarına doğru hasat edildiğinde verim artışı sağlanmakta, ancak besin maddesi içeriği ve besin maddelerinin sindirilebilirliği azalmaktadır.

Yonca, çiçeklenme başı, ortası ve sonu, olgunlaşma, vejetasyon başı ve sonu dönemlerine bağlı olarak protein (kuru maddenin %14-30) ve selüloz (kuru maddenin %33-58) içeriği açısından büyük farklılıklar göstermektedir. Bitkinin biçildiği dönem uzadıkça, kuru maddede protein oranı azalmakta, selüloz oranı artmakta ve dolayısıyla da sindirilebilirliği azalmaktadır.

Yonca kuru otu gelişme dönemlerine göre sindirilebilirlik, ham protein ve NDF değerleri

Yonca biçimi genellikle çayır biçme makineleriyle yapılır. Biçimde tamburlu veya bıçaklı çayır biçme makineleri kullanılır. Makine ile biçimin mümkün olmadığı bazı bölgelerde tırpanla biçim yapılmaktadır. Ülkemizde son yıllarda ezici özellikte çayır biçme makineleri ile biçim yapılmaya başlanmıştır. Bu tip makineler yonca saplarını ezerek suyunu çıkarmakta ve kurumanın daha çabuk olmasını sağlamaktadır. Yoncada biçim yüksekliği yerden yaklaşık 5-10 cm arasında olmalıdır. Bu mesafeden daha aşağı veya daha yukarıdan biçim bitkiye zarar verir. Fakat kıştan önce yapılan son biçimde, bitkinin kışı daha güvenle geçirmesine ve ilkbaharda rahat bir gelişme göstermesine imkan sağlamak amacıyla, biçim yüksekliğinin 15 cm kadar olması gerekir. Yoncanın her biçiminden dekara ortalama olarak 1000 kg yeşil ot alınabilir. Bu yeşil otun kuru ot olarak karşılığı ise 250-350 kg/da'dır.

Hasat makineleri ile biçim, imkanı olmayan yerlerde hasat orak veya tırpan ile yapılabilir.

Biçim sonrası yoncada kurutma işlemi yapılmalıdır. Kurutmanın amacı biçim sonrası yoncanın hayvanlarda şişkinlik yapmasını engellemektir. Kurutma, ot kalitesi açısından çok önemlidir. Kurutma dikkatli yapılmazsa ürün kaybına ve ot kalitesinin düşmesine neden olur. Kaliteli yonca otu, yoncanın bol yapraklı olmasına bağlıdır. Az yapraklı yoncanın ot değeri çok düşer. Kurutulmuş yonca otunda yaklaşık %17-18 oranında protein bulunur. Bu değer hayvan beslemesinde çok önemlidir. Yonca, kurutma işlemi haricinde silajlık olarak da değerlendirilebilir. Ayrıca olumsuz iklim şartlarının olması durumunda hayvanlara yeşil yem olarak yedirilebilme imkanı vardır. Yoncada yerde kurutma, sehpada kurutma veya suni kurutma olmak üzere üç türlü kurutma işlemleri uygulanır.

Yerde kurutma yöntemi: Bu kurutma yönteminde biçilen yoncalar tarlada soldurulur ve kurutulur. Biçilen yoncalar güneş altında 1-2 gün soldurulmalıdır. Kurutma işlemi sırasında namlu haline getirilmiş yoncaların çevrilmesi gerekir. Çevirme işleminde akrobat tırmık adı verilen aletler kullanılır. Bu aletle otlar hem çevrilir, hem de daha büyük namlu yapılır.

Sehpalarda kurutma yöntemi: Bu yöntem çok yağış alan bölgelerde uygulanır. Biçilmiş yoncalar üç ayaklı sehpalar üzerine taşınarak serilir ve kurutulur.

Suni kurutma yöntemi: Bu yöntemde biçilen yoncalar kurutma tesislerinde kurutulur. En kaliteli kurutma yöntemidir. Fakat ilk tesis masrafları ve işletme giderleri yüksek bir yöntemdir. Bu nedenle suni kurutma genellikle yonca unu üretimi yapılan tesislerde kullanılmaktadır. Kurutma işleminden sonra yonca balyalama makineleri ile balya haline getirilmelidir. Balyalama ile yoncanın nakliyesi ve muhafazası daha kolay olmaktadır. Balya yapılmadan önce yoncanın uygun bir kuruma aşamasına gelmesi gerekir. Bu amaçla balya yapılmaya uygun kuruma seviyesine geldiğinde kontrol edilir. Uygun kuruluktaki biçilmiş yonca balyalanır. Balya makinesinin özelliğine göre dikdörtgen, prizma veya rulo şeklinde balyalar yapılmaktadır.

Balyalanan yoncalar, traktörler veya diğer nakliye araçları ile depolanacakları yere taşınırlar.

Depolama için en uygun alanlar kapalı depolardır. Bu depoların havalandırması uygun olmalı ve yağış almamalıdır. Ülkemizde genellikle üzeri kapalı, yan kısımları açık depolar kullanılmaktadır.

Eğer böyle bir imkan yoksa yonca balyaları açık ortamlarda da depolanabilir. Açıkta depolanan yoncaların üzeri branda, naylon gibi bir örtüyle kapatılmalıdır. Yonca balyaları üst üste düzgün bir şeklide istiflenerek depolanmalıdır. Böylece depoya daha fazla yonca balyası konulur ve balyaların alımı sırasında ot zayiatı en seviyeye indirilir.

Depolanacak balyalar nemli olmamalıdır. Eğer ıslak ise kızışma ve çürümeler görülebilir. Islak olan ve kızışma tespit görülen balyalar kurutularak depolanmalıdır. Depolanmış ürünler ise depoda kontrol edilmelidir. Bu işlem için depodaki balyalara demir çubuklar sokulur ve 15 dakika beklenir. Buradan çıkarılan demirde ısınma var ise depodaki yonca balyaları dışarı çıkartılarak dağıtılır ve kuruması sağlanır.

Özellikle sıcak yaz günlerinde depolarda yangına karşı gerekli emniyet tedbirleri alınmalıdır. Depolanmış otların yağışlardan zarar görerek bozulmaması için üzeri mutlaka kapatılmalıdır.

Beslemede kullanımı

Yonca, sığır beslemede kullanmak amacıyla yaygın olarak yetiştirilmekte olup, genellikle ot olarak tüketilmek üzere biçilip kurutularak değerlendirilmekle birlikte, silaj olarak da muhafaza edilmektedir. Yonca yeşil olarak yedirilecek ise, biçilip soldurulmalı, doğrudan otlatılmamalıdır. Doğrudan otlatma tüketim düzeyine bağlı olarak ani şişmelere ve ölüme yol açabilir.

Süt sığırları için yem olarak kullanıldığında, yonca silaj yapılarak tüketilmektedir. Yoncayı kuru ot olarak kullanmak yerine, küçük boyutlarda (3 mm.) kestikten sonra, uygun depolama alanlarında havadan mümkün olduğunca irtibatını keserek fermentasyona tabi tutarak, taze iken sahip olduğu yüksek besin seviyelerini korumak ve süt sığırları için kuru ot formundan daha lezzetli hale getirmek mümkündür.